Sözler ruhları verimli kılan, toprağı bereketli hale getiren çiy damları gibidir. İşte bu nedenle satırlara şebnemler damlıyor. Görseniz de, görmeseniz de ben bu satırların içindeyim. En az sizler kadar bu satırların içindeyim.
Kışın tam ortasındayız. Hiç bitmemesini umduğum sonbahar beni terk edeli kaç gün oldu bilmiyorum. Hatırımda kalan yarı baygın güneş, dudağımdaki çapkın kedi gülümsemesi ve rüzgardan uçuşan eteklerim. Bellek antolojime düşenlere nazire olsun diye, şimdi benim şehrime kar yağıyor.
Kış bana tuhaf sayılabilecek şeyleri özletiyor yaza dair.
Etek giymeyi özledim. Sanki dünyanın en yüksek dağlarının eteklerini ben giydim. Eteklerime tutunmuş karlar.. Çuha ve çan çiçekleri.. Usulca kıvrıla kıvrıla akan, bu coğrafyanın oryantal ritmini içine sindirmiş bir dere. Dünyanın ruhunu gezdirdim eteklerimde. Meydan okudum mevsimlerce ruhumu çöle çeviren sıcağa. Leyla’yı görenler gibi dudak büzmedim “bu muymuş Kays’ın aşkı“ diye ruhumu kurutan sıcağa. Gel dedim. Gel! Senin ateşin on para etmez bu bendeki aşk olmasa.. İnançla yalan kafiyelerin dizildiği şu dünyada, rüzgarda uçuşan eteklerimi özledim. İnce kumaştan yapılmış elbiseleri, tenimde dans eden şifon ve ipekleri özledim.
Kışın tam ortasındayız. Hiç bitmemesini umduğum sonbahar beni terk edeli kaç gün oldu bilmiyorum. Hatırımda kalan yarı baygın güneş, dudağımdaki çapkın kedi gülümsemesi ve rüzgardan uçuşan eteklerim. Bellek antolojime düşenlere nazire olsun diye, şimdi benim şehrime kar yağıyor.
Kış bana tuhaf sayılabilecek şeyleri özletiyor yaza dair.
Etek giymeyi özledim. Sanki dünyanın en yüksek dağlarının eteklerini ben giydim. Eteklerime tutunmuş karlar.. Çuha ve çan çiçekleri.. Usulca kıvrıla kıvrıla akan, bu coğrafyanın oryantal ritmini içine sindirmiş bir dere. Dünyanın ruhunu gezdirdim eteklerimde. Meydan okudum mevsimlerce ruhumu çöle çeviren sıcağa. Leyla’yı görenler gibi dudak büzmedim “bu muymuş Kays’ın aşkı“ diye ruhumu kurutan sıcağa. Gel dedim. Gel! Senin ateşin on para etmez bu bendeki aşk olmasa.. İnançla yalan kafiyelerin dizildiği şu dünyada, rüzgarda uçuşan eteklerimi özledim. İnce kumaştan yapılmış elbiseleri, tenimde dans eden şifon ve ipekleri özledim.
Yaşamın uzun kollularına direnmek neden diye düşünüyorum? Ruhuma beden yaptığım, kış elbiselerime baktım. Kadın kokanlarını buldum, giyindim bu sabah. Kadın! Ne giyersem giyeyim kadınım ben.. Burka altında da.. Kara çarşaf altında.. Bikinisiyle.. Yokinisiyle.. Geceliğiyle.. Gündüzlüğüyle.. Kadın! Kadın kokan bir mevsimi giyindim, uzun kollular yerine. Şiir gibi damlayan hece hece. Ara’lık! İçinde gizli bir ılık saklıyor. Söylerken o ılık dudaktan damlıyor.. Tutku gibi. Fışkıracağı zamanı bekliyor ılık. Saatin tik taklarına göre ya donduruyor ya da yakıyor. Mevsim ara’ılıkta can buluyor.
A-RA-LIK.. Diye mırıldanıyorum. Kendi kendime. Defalarca.. Defalarca.. Defalarca.. Zihnime damlayan düşüncelere dokunuyorum. Düşüncelerin içindeki düşleri topluyorum. Düşünceleri düşürmüyorum. İçime çekiyorum derin bir solukta tüm yaşanmamış zamanları. Ilık baharları, kavruk yazları, yağmurlu nevbaharları ve insanın içine kaçan kışları.. Tüm zamanları bir solukta içime çekiyorum. Yaşamı tümlüyorum, şimdiki zaman penceresinde. Bakıyorum hayata ılık ılık, tutkulu. Ezber bozan zamanların güneşiyim ben. Bir ıslık gibi çalınır dudaklarımda aşk.. Öpücük! Sesini duyar ruhlar. Usul usul aralık zamanlar başlar..
Ellerim ceplerimde. Yerlerde savrulan üç beş bahar yaprağına bakıyorum. Yaprağın kaderidir düşmek biliyorum. Zihnimi kuşatan bilgi mahpusluklarından, zaman mahkumluklarından, parmaklık gibi beni kıstıran sözlerden ve bana gardiyan olan bedenimden sıyrılıp düşünüyorum. Ufuklar çok uzaklarda, etrafımdaki dev manzara ise çoğunlukla bir terra incognita. Chistophe Colomb gibi yelken açmışım eski dünyadan, yeni yollara. Ne bulurum dersiniz… İgnoramus! İgnorabimus! (Bilmiyoruz! Bilemeyeceğiz!). Plan yok, hayal yok. Sadece yaşayıp göreceğiz. Gerçekler kırılmaz.. Ederinden eksine bozdurulmuş hayallerden dikilmiş gerçeklik elbisesi değil ki yaşam. Mırıltılar, uğultular sonunda ritmini buldu.. Bir cümle döküldü dudaklarımdan “Aralık seksidir.. “
BirMilyonKalem‘de her ay bir gelenek olduğunu biliyor artık bu satırlara yürek koyan, zihnini eken okurlar. Hayatın soluğu bu satırlarda dolaşıp duruyor. Her kelimede bir nefeslik aşk gizli. Okur bunu biliyor. Okur nabzını tutmadan fark etmeli içindeki devinimi. O halde bu ay başka olmalı. Aralık, ılıktan öte olmalı.. Ne olmalı.. ARALIK: Seksi olmalı…
Aralık seksidir sorunsalını yazdı Kalem’ler bu ay. Her zihnin işdüşümüdür gözünüze çarpan sayfalar. Ayağınızın takıldığı, yorum olarak not düştüklerinde ise sizden yansımalardır. Biliriz! Bu sayının zihninize dokunmasında emeği geçen tüm KALEM’lere, imla editörü Funda GÜLSEVEN‘e, görsel destek editörü Münir ALATİ‘ye, gündem editörü Naif KARABATAK‘a ve içerik editörü Zuhal VOİGT‘e çok teşekkür ediyorum.
Bir de yol arkadaşım Erkan BAL‘a…
“ARALIK SEKSİ MİDİR?” diye sorarsanız da size vereceğim cevap..
Memleketime bakıyorum. Yalnız ve güzel ülkeme! Kömür karasının perdelediği bir havanın içinden yaşamda var olmaya çalışan insanlarıma bakıyorum. Gerçeklerin hayal gibi kırıldığı, zekatların çalındığı, fenerlerin kararttığı bir coğrafyada umut diye nelere sarıldığımıza şaşırıyorum. Düşünüyorum! Zihnimde yankılanan soruyu soruyorum şimdi kendime: “ARALIK SEKSİ MİDİR?” Bunca aymazlık boş yere değil. Biliyorum! Açlık, susuzluk ve cinselliklik gibi birincil güdüler, manipüle edilerek insanlara hükmedebilinir. Şimdiki zaman bezirganları bunu yapıyor. Ama onların da zihinlerine düşmeyen bir soru var. Belki de korkudan akıllarına bile getiremedikleri bir soru bu. Ruhlarına beden ettikleri seksi hangi cennete, hangi kurye ile havale edecekler ben işte bunu merak ediyorum!
Tüm bu düşüncelerin sonunda seksi aralık dile gelir mi? dersiniz..
Aşkın, seks olduğuna inanan bir neslin zihninin kapısını aralamaya geldim. Basit bir soru soracağım. Belki de sadece anoloji kuracağım. Sonra aralıktan çıkıp gideceğim… Aşk gibi penceremi çalan kar tanelerini ardımda bırakıp, seks kokan şehre ineceğim… Sonra yüzlerinize bakacağım. Gözleriniz, verecek bu sorunun cevabını. Sonra sizde bulduğum cevapları usulca fısıldayacağım ..
http://www.birmilyonkalem.com/2008/12/01/editorden-aralik-seksidir/#more-5679
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder