gri




"yıllardır kahrımı çekmekten usanıp yorulmayan, cefakar karıma..."
4.5.958 - Orhan Kemal
ve ben
gecikmişte olsam
cemile'yi okuyorum...

bir taraftan da
sevdiğim iki adam söylüyor
eylül akşamı'nı dinliyorum...

pencerede gevrekleri gagalayan güvercinlerle kahvaltı ediyoruz
süte boğulmuş kahvem
erzincan tulumu
ama canım sıkkın
simite
çin susamı döküyorlarmış biliyor muydun?
ondandır belki de ağzımda lokmaların büyümesi
pek iştahım yok
bir şey yiyemiyorum.


gazete okumayacağım bugün
"ben yazdım, bu böyledir..."
edasıyla kalemi kıvıran kahinlerin
kendini doğrulama çabasına
duacı olmayacağım

gözüm kapıda
her an biri gelecekmiş gibi hissediyorum
beklediğim kimse yok oysa

pencereden dışarı bakıyorum
sis yok
ama ben bulanık görüyorum
gökyüzü!
bugün de benim değil misin yoksa?
mavinin kabahati yok azizim
gözlükleri değiştirme zamanı gelmiş geçiyor...

çok şeyi ihmal ettin der gibi boş duruyor pembe vazo
oysa
nergis zamanı
nedendir
daha hiç alıp da koymadım cam kenarına

yüzümde sızlayan bir gülümsemeyle söylüyorum
"belki benim kağıt param bir şekilde döne dolaşa senin cebine girmiştir..."

başka başka dokunuşlar içinden elimi hissedersin
dolmuşa verirken paraya bakıp gülümsersin

ben de hissederim...

1 yorum:

yerdenuzak dedi ki...

Etkileyici, yumuşak, hüzünlü...