Yeraltından Notlar


Yazının başlığına aldanmayınız
Nihilist bir söylemle karşılaşmayacaksınız..
Yok dünyanın merkezine de yolculuk etmeyeceğiz. Bu kurgu çoktan yazıldı. Ben yazmak isterdim. Kısmet değilmiş. Jules Verne benden önce davranmış. Zihninden öpülecek kadar büyük adam Verne. Bence bu çağın en büyük hayalperesti. Belki de geleceği göreni. Benim çocukluk arkadaşım kendisi. Yaz akşamlarında Ay'a baktığımda aklımdan geçenleri kitaplarına fısıldadığım sırdaşım. Satır aralarından topladığım kelimeleri bugün başkalarına fısıldıyorum haberin olsun. Telif hakkı falan isteme sakın. İstesen de veremem kriz var. Krizden öte bende senin reklamını yapıyorum. Mübadele yapıyoruz azizim. Sen beni besledin, ben de seni..

Güle güle git çocuk!


Sen ve ben aynı zamana doğduk çocuk
Patika yollardan yürürken hayat diye
Ayağımıza kaderimiz dolandı durduk
Ömür sepetini gün gün doldurduk
Sen gülücükleri koydun yaşama delik bir kalpten akan
Ben ağlamaları sığdırdım başarı diye zihnimden taşan
Akıllılar masalında bana hayat, sana da düş kaldı çocuk

Oysa aramızdaki tek fark
Avucumuzdaki akıl çizgimizdi
Hangimizde yoktu bu bilemedim çocuk!

Gözlerimin rengini değiştirdin bu sabah
Uzaklara gittin çok uzaklara
Oysa sana söyleyecek daha çok kelime vardı bende çocuk
Kavuşana kadar bekle beni
Ruhlar hazır olunca bedenler kavuşur….

Bilirim!
Elbet bir gün bende toprak olurum çocuk..

Bu satırlara yürek koyan, zihnini eken herkes bugün gülümsemelerini dua olarak bıraksınlar bu satırlara..
Kalbi durmuşken bile yaşama gülerek bakan bir çocuk için..



Meraklı Minik

Ocak 2007’de yayın hayatına başlayan Meraklı Minik, her ayın 1’inde okurlarıyla buluşan 3-6 yaşa yönelik bir bilim dergisi. TÜBİTAK tarafından yayınlanan Meraklı Minik, ülkemizdeki ilk aylık okul öncesi bilim dergisi aynı zamanda.

Derginin son beş sayısında yazar olmak hayatımdaki en keyifli deneyimlerdendi. Okul öncesindeki çocuklara yönelik bir dergide yazmak öyle göründüğü gibi kolay değil. En başta anlaşılır, sıcak, samimi ve yalın bir dil kullanmak... Çocukların zihnine dokunabilmek! Bir oyunun parçası olmak. O oyunda oyuncu olabilmek..

Gazze - II

Dünyanın en büyük açık hava hapishanesiydi bir kaç hafta öncesine kadar Gazze. Dünya duvarları seksenlerde yıkarken, iki binlerde İsrail'in isteği ve Mısır'ın da destek vermesiyle yeniden bir duvar örüldü. Amaç, bir milletin dünyadan izolasyonunun ve denetiminin sağlanmasıydı. Çin Seddi gibi uzaydan görünemsede Gazze duvarı, insanların üzerine kabus gibi çöktü. Dökme kurşun anlayacağımız çok uzun zaman önce planlandı. Bir kan davasıydı bu! Oyuncakların silah edinildiği bir dünyada misketlerle bombalanıyor bugün bir şehir. DÜNYA SESSİZ!

Çok önceden kuralları belirlenmiş bir oyunda tıp oynayanların mızıkçılık yapması mümkün mü? Sez'sizliğin gücü bu. İnsanalr önce kendilerine, sonra da Yaratıcıya hesap verecekler... O gün geldiğinde sessizlik sarmaz umarım ruhlarımızı! Yeni bir duvar örüldü bir yıl önce Gazze'ye . Bu ağlama duvarı değildi. Bu coğrafya duvarlara alışkındır. Tıpkı ağlamaya alışkın olduğu gibi. Ama bu duvar ağlama duvarı değildi. Ağlayan ve kanayan Ortadoğu’ya yeni bir sindirme harekatı daha başlatıldı. Önce bir iç karışıklı yaratıldı. Filistin ikiye ayrıldı. EL-Fetih ve Hamas çekişmesinde sahiden bir galip var mıydı? Sonra Lübnan dizginlendi. Ardından da "Savunma hakkı" söylemi altında savunmasız insanlar öldürüldü dün, ondan önceki gün, daha önceki gün bir bir. Bugün de öldürülecek! Kadın, erkek, çocuk, bebek, yaşlı, genç... Biz de bu suça ortak olacağız!

Bugün Gazze’ye geçiş için kullanılan tüm yollar kapatıldı. Sivilleri hedef alan zihniyet kutsal hiçbir şeye değer vermiyor. En kutsal şey bu dünya da "İNSAN"dır. İnsana değer vermeyen onun kutsal bildiklerini önemser mi? Camiler bombalanıyor bir bir... İnsani yardımlar da artık oradaki insanlara ulaşamayacak. Gazze’deki insaların ekmeği, suyu kesilmedi sadece.. Umutları kesilmedi sadece.. Gazze dünyadan izole başka bir hayatı yaşamaya mahkum edildi.. Hapishaneler sadece dört duvar arasında değil bu coğrafyada.. Zihin hapishanesinde voltalar atılırken Gazze insan olmak..

Gazze'nin dışında insan olmaksa.. Ben göremiyorum! Aynalara yansıyan süretlerse içimi bulandırıyor.. İnsanlığından çıkmış bir düzende yaşamanın verdiği ağırlıkla günü yaşamaya devam ediyorum... US'lanmış dünyanın parçası olmayı red ederek...

Yarın, ondan sonraki gün yine yazarız.. Üzülürüz! Ağlarız.. Sonra da susarız. Bu öğrenilmiş çağresizlik değildir. Tek kutuplu dünya düzeninin bize diktesidir. Gündem birden değişiverir. Kendi dertlerimizi şimdi Gaze'yle gölgelediğimiz gibi, Gazze'yi de bize unutturan bir şeyler yakında olur. Yaşar gideriz...