basit olmak

Ah, ne kadar zor seni sevdiğim gibi sevmek!
Aşkından rüzgar canımı yakar,
Kalbim, şapkam canımı yakar.
Kim satın alır,
Şu kurdeleyi benden
Şu ak ketenden kaderi
Beyaz mendiller yapmak için?
Ah, ne kadar zor seni sevdiğim gibi sevmek!
FC LORCA


Kalbimin sıkıştığı anlardan bi tanesi. Sessizliğimin içinde sadece kalbimin serenatı var şimdi. Gidiyorum! Hangi zamana yolculuk? Hangi coğrafyanın koynuna? Bilmiyorum! Gördüğüm sadece yol. Yüreğimi ağaç gölgelerine teslim ettim, zihnimi vurdum yola. Gidiyorum. Ardımdan su dökenim yok. El sallayanım. Göz yaşı dökenim. Sadece gelincikler yoldaşım. Bugün rüzgarda yok. Baharın yerle yeksan ettiği Mart’a gidiyorum. Kendi mevsimime doğru yürüyorum.

Nasıl atıyor kalbim bilemezsin! Derinlerde, çok derinlerde gizlediğim, belki yüzleşmekten korktuğum insanlığımdan soyundum az önce. Şimdi gidiyorum.. Kendimden ayrı çıktığım bir düşü kapattım. Verilecek hesabım kalmadı. Borçlarımı ödedim. Gidiyorum. Son borcumu Yaratıcı’ya ödedim. İnsanlığımı da soyundum. Gidiyorum.. İnsanlığım! Çoğu zaman isim bile koymaktan kaçındığım, farkına varmamak için çabaladığım insanlığım için için tırmalıyor beni. Kalbim başka türlü atıyor. Çok sıkıştım, çok sıkıldım. Öyle bir şey ki anlatamam. Atsam atılmaz, satsam satılmaz sandığım insanlığımdan soyundum! Sözcükler yetmiyor anlatmaya. İnsanlığımı süsleyen her şey kifayetsiz!

Sana bile kendimi anlatamamışım. Yine camekanların ardına sığındığımı ve flu olduğumu söylüyorsun. Yani açık değilim! Sana bile açık değilsem ya da böyle hissettiriyorsam.. Ben, seni anladığımı ve kendimi de sana anlattığımı düşünüyordum. Anlatamamışım! Düşünüyorum; belki gerçekten açık değilim. Belki de sadece aidiyet duygumu yitirdim. Kendime bile ait değilim! İnsanlığımı bile çıkarttım.. Gidiyorum..

Aslında açık olduğumu düşünüyorum. Neyin savaşını veriyorum ben: Varoluşun! Bu varoluş sanırım en sancılı olarak burada şu andaki birlikteliğimizde oluyor. Ben şiddetle aynı dili konuşmak için çırpınıyorum. Sadece kendimi anlatmaya çalışıyorum. Öyle süslü cümleler kurduğuma bakma. Çok şey bilmiyorum. Kendimi olduğumdan başka göstermiyorum. Sadece ben kendime geldim. Ötelerden geldim. Anlatacaklarımı bitirince gideceğim. Ben sadece basitliği bulmaya geldim. Basitliğin içindeki gerçekliği! Belki de soyunduğum insanlığımı giymeye geldim.. Vardan yoka geçtim.. Haydan huya.. Olmadı! Soyunamamışım! İnsan kalmışım. Hırslarımla, tüm günahlarımla insan gelmiş, insan gidiyorum..

En son beni ne zaman dinledin. Herkesten kaçırıp sende harcamak için çabaladığım zamanlarımı, onunla bununla aylakça geçirerek beni cezalandırdın. Hep emirler vererek, kendince ve çok başarılı olduğun sindirme yöntemlerinle beni hep karşı kıyıda tuttun. Düşman belledin. Farklı diye etiketledin. Oysa ben KADIN’dım! İNSAN! O çizgi de durdum. Yabancı saydığın! Yok saydığın! Uzak saydığın! Adıma aldandın. Hiç içime bakmadın. Beni görmeye çalışmadın. Çünkü bütün aynalarda sen vardın. Oysa ben sadece KADIN’dım!

Yabancıyım buralara. Sözüm sadece kendim. Daha kendimden ötelere geçemedim! Narinden öte nazeninim! İncindim! Kelimelerin dansı ve gelincik aslında benim kaderim.. Gidiyorum!

Bi kez olsun beni anlamaya çalıştın mı? Bu KADIN nedir? Kimdir? Kimin fesidir araştırdın mı? Şimdi geride kalınca tepki koyuyorsun. Ben de artık buna dayanamıyorum. O yüzden gidiyorum. Çünkü bana ait kafanda çizdiğin bir protetip var. Ben o değilim.. Ben senin yok saydığın ya da korktuğun KADIN değilim! Gerçekten benim ne yaptığımın ya da ne olduğum bir önemi var mı sence? Bu da öyle öfke ayaklarına yatarak söylenmiş hikayelerden değil. Ben dümdüz geldim! Kendim gibi.. Sen kendin gibi gelebildin mi? Yüreğimin hızlı atışı devam ediyor. Bu sanırım red edilmiş çocuk nidalarından çok sıkıldım ve bunaldım. Benim şiddetle birileriyle konuşmaya ihtiyacım var. Şiddetle! İnsanlığımı soyunmuştum değil mi? YALAN! İnsan üzerime yapışmış.. Şiddetiyle!

Öyle kapattım ki kendimi kalbimin atışı yavaşladı. Bir yaşam krizi daha böyle atlatıldı. Kalp atışları durunca krizler bitiyor mu? Pek sanmıyorum. Sorgulardan, yalnızlıktan, yarım kalmışlıklardan, yanlış anlaşılmaktan çok sıkıldım. Kendimi anlatamadın. Aynaya bakmaya geldim. Aynalar beni bana göstermeye değil, beni yaralamaya kalktı. Kendi yaralarını bende tedavi etme! Ben senin aynan değilim! Senin yarıştığın ben değilim.. Ben soyundum! Ben yarışlardan çoktan geçtim.. Ben kendime geldim! Kusuşlarımı tamamladım. Bir şeyler çok uzun süredir yanlış gidiyor ve ben buna müdahale edemiyorum. Bak yine kalbim hızlanmaya başladı yani kriz henüz geçmemiş.

Ha birde frekans meselesi var. Abicim benim kiminle frekansım tutuyor ben daha bunu bilemezken; bi de benim adıma karar vermiş. Manipülasyon ateşten gömlek! Ben giymem! Ben dünyayı anlamak için kendime geldim! Başkasının sözleri üzerinde yürümedim. Kendi köprümden geçtim..

Tam ikindi vakti, tam sefa saati. Kapımın önüne çıkmışım. Dedem, tüpün üzerinde balık pişiriyor, ninem pencereden bizi izliyor. Saat 6 olmuş annem elinde paketleriyle gününün çilesi doldurmuş geliyor. Ona uzun süredir sarılmadığım kadar büyük bir özlemle sarılıyorum. Yitirdiğim tüm duyguların kaynağına ulaşırcasına adeta onun enerjisi emiyorum. Annem sadece benim olmuş. Babam karşı kıyılarda gelir gelmez bir temas ediyor sonra yok oluyor. Dedemin balıklıklarını mahallenin kedileri paylaşmış. Onun hiç umuru değil, gülüyor sonra anlıyorum ki aslında o ikram etmiş balıkları bu ne lüks diyorum dedeme. Sen diyor bunu ancak ben yaşlarda olunca anlarsın. Kitabını, sakızını paylaşırken için yanıyor yok cimri değilsin ama sana ait ya onlar gıdım gıdım, koklata koklata veriyorsun. Zihnindekilerini aktarırken yaptığın gibi, salı ver diyor. Ne çok özledim dedemi. Neden öldüyse! Çok konuşasım var ama yazıyorum. Sıkışıklık hissi devam ediyor. Birde kendimi kontrol ediyorum. Ne oluyor diye?

Ne oluyor? Aklımda yankılan tek sözcük: Basit olmak! Ne kadar da zor aslında basit olmak. Soyutluk ve karmaşıklığı bu kadar severken; somut ve basit olmak. İnsanlığımı soyundum! Soyutluğu soyundum! Zihnimden arındım.. Karmaşıklığı soyundum! Duygumdan arındım.. Geriye benden ne kaldığına baktım:) Hala insanlığım üzerimde! Ben! Benden kalan! Hala kelimelerin dansına devam ediyorum.. Gidiyorum ....


Görsel: Ahmet Coka

Hiç yorum yok: