reklamlar ve bizim evin halleri



Barış Manço'nun sesi çalındı kulağıma. "Ben bilirim... Ben bilirim..." Bu şarkıda göz yaşı yoktu. Kulağım iç çekişleri takip etti... Annem, telefonda babamla konuşuyor gözleri yaşlı. "Kırk iki yıldır evliyiz bak yine gurbettesin, toplasan kaç yıl birlikte olduk acaba?" diyor. Sanırım yardan ayrı kalmasını en iyi annem biliyor. Televizyondaki reklam bir banka reklamı. Bugün 3 mayıs cebimde kaç para var diye düşünüp gülümsüyorum. Cüzdanımdaki boşluğu en iyi ben bilirim, ben bilirim...

***

Mutfakta oturmuş gazeteleri karıştırıyorum. Seviyenin bel altına indiği seçim sürecine dair haberleri okurken yanımda yedi yaşın verdiği olgunluğu bedenine yerleştiren Ilgaz beliriveriyor. O anda bir oyun oynamaya karar veriyorum. Televizyon haberlerindeki muhabirler gibi başlıyorum sormaya. "Bu kim?" Cevap anında geliyor "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan..." Sormaya devam "Bu kim?" ikilemeden "Devlet Bahçeli..." Sayfayı çeviyorum "Peki bu kim?" Bir nefes alıyor "Kılıçdaroğlu..." Küçük bir sessizlik oluyor aramızda, gözgöze bakışıyoruz."Adı yok mu bu adamın?" diyorum. "Sen kime oy vereceksin?" diyor. Çorbayı karıştıran annem hınzırca bana gülümseyerek bakıyor. "Henüz karar vermedim" diyorum ve soruyorum "sen oy verebilseydin kime verirdin". Düşünmeden "Kılıçdaroğlu'na..." diyor. "Çünkü o diyor ki sağcı ya da solcu olmak değil önemli olan insan olmaktır. Bu hoşuma gidiyor." Elinden tahta kepçe düşüyor annemin. Ilgaz'ın başını okşuyor ve soruyor "solcu, sağcı ne ola ki?" Cevap "Umrumda değil. Önemli olan insan olmak..."

***

Benim reklamım ise kuşkusuz Behzat Ç. tanıtımları. Neden mi? An olur onu da yazarım...

1 yorum:

beenmaya dedi ki...

Ilgaz diyorum önce ve sonra da Behzat Ç.

seninse yüreğini seviyorum :))