Yeraltından Notlar


Yazının başlığına aldanmayınız
Nihilist bir söylemle karşılaşmayacaksınız..
Yok dünyanın merkezine de yolculuk etmeyeceğiz. Bu kurgu çoktan yazıldı. Ben yazmak isterdim. Kısmet değilmiş. Jules Verne benden önce davranmış. Zihninden öpülecek kadar büyük adam Verne. Bence bu çağın en büyük hayalperesti. Belki de geleceği göreni. Benim çocukluk arkadaşım kendisi. Yaz akşamlarında Ay'a baktığımda aklımdan geçenleri kitaplarına fısıldadığım sırdaşım. Satır aralarından topladığım kelimeleri bugün başkalarına fısıldıyorum haberin olsun. Telif hakkı falan isteme sakın. İstesen de veremem kriz var. Krizden öte bende senin reklamını yapıyorum. Mübadele yapıyoruz azizim. Sen beni besledin, ben de seni..



Ölümü keşfetmeye de gitmiyoruz. Ölüler benim bildiğim dilleri bilmiyor. Konuşmuyorlar! Ne cennetçe, ne de cehennemce. Hoş ben o dilleri bilmiyorum. Olduğum yer ara bölge. Belki Bezirgan Kapısı. Yeni dünyanın bezirganlarından geçemedim. Geçip de kendime gelemedim. Şimdi açıldı kapı deseler, nereye giderim Allah bilir? Her an kapı kapanabilir olduğum yerde kalabilirim. Belki hiçbir yere gidemem. Ölümü keşfetmeye gitmiyoruz korkmayın. Uzun zamandır biliyorum ki ölüm de ergenlik ya da büyümek gibi bireysel bir keşif. Kendi keşfinizi belki yazarsınız ben de okurum. Hani bazıları komadan çıkınca falan anlatıyor ya büyük bir ışık gördüm beni çağıran. Ben ışıklardan geçeli çok oldu! Işık.. Ölüm!

Metro ya da madenci hikayesi de anlatmayacağım! Oh my darlin Clementine şarkısı eşliğinde yeni yıla yerin yedi kat altında girdiler. Elleri yüzleri kara elmasa boyalı işçiler zeytin, peynirle yeni bir yıla merhaba dediler türünden haberlerle.. Kara taşın üzerindeki, kara karıncayı gören Rabbim! Madencisini neden karalara boyasın ki?

Bu insanı katmanlarına ayırma yazısı da değil bu. Çünkü insan kast sistemi içine sıkıştırılmış bir varlık değil. Psikoloji bilimi kesinlikle psikiyatri biliminin fizyolojisi. Onu bilince insana dokunabiliyorsun. Ama hala eksiklikler var. Fizyoloji hakimiyet demek. Ama insanlar psikolojiyi sündürdükçe sündürüyor. Bu yazıda bu da anlatılmayacak. Öyle ego’dan sonrasına doğru bir kayış; hoş geldiniz bilinçaltına falan da beklemeyin. Ben bilinç altını sayısallaştırmış biriyim. Bilinç altı ölçülebilir. Ölçtüğüm şeylerden korkmam ben. Bir katın içine sıkışıp yaşamı da öyle yaşamam ben!

Terminatör filminden Yapay Zeka’ya hatta Matrix’e kadar sorguladığımız “ruh” ve “bilinç” söylemini yerin altına indirsem diye düşündüm yukarıdaki satırları yazarken.. Ruhsuz ve bilinçsiz yaşam nasıl olurdu? İnsanlar bedensiz yaşamıyorlar mı? Sıfır beden takıntıları.. Cinsiyetsiz insanlar.. Neo’lar, Alice’ler.. Yok bu öyle gel vatandaş bu boy aynasından bak kendine yazısı da değil..

O değil, bu değil.. Ne peki? Bilmiyorum..

Ne olduğunu değil ama ne olmadığını bildiğim bir yazı bu. Bu da güzel. En azından bildiğim bir şey var.

İnsanın ne olmadığını bilmesi? Soru değişti. Ben neyim değil artık peşinden gidilecek soru? Ben ne değilim artık yeryüzünün sorunsalı? Sahi biz ne değiliz? Örselenmiş kimliklerimizi sormuyorum. Ya da sahip olamadıklarımızı. Hep yükselirken benler, ben değerler. Peki ya ben olmayanlar, benden gidenler? Yani yerin altındakiler..

Yerin altından notlar aldınız mı? Hep yer üstünüz değerlendirildi. Peki ya yer altının notları? Sıfırcılar neredesiniz? Bol keseden oncular.. Suya sabuna dokunmayıp 5’i aşma 6’yı şaşmacılar neredesiniz..

Hadi verin bakalım yeraltından notları. Nasıl olsa zeytin yağı olanlar vardır! Onlar çıkınca suyun üzerine biz de biliriz ne olmadığımızı..



Hiç yorum yok: