Ölsün istedim O Kadın


Berbat bir gün! Neredeyse 48 saattir üzerime yapışmış elbiselerle dolaşıyorum. Belki 4-5 saat uyumuşumdur. En son en zaman yemek yediğimi anımsamıyorum. Çok insan kaybettim! Bugün çok insan kaybettim. Sadece çıkıp gitmek istiyorum..


Şehrim, resmen abdest alıyor tokat tokat yağan yağmurla. Ben dünyaya yine içeriden bakıyorum. Ellerim ceplerimde. Kot pantolonumu ve spora ayakkabılarımı istiyorum. Atlayıp Limon’a (sarı araba!) arşınlasam yolları. Hiç gitmediğim yollara gitsem. Dağlara meydan okusam, son kardelenleri toplasam. Limon’u (sarı araba!) hafif dekolte yapınca Poyraz Bey (rüzgar!) saçlarımız tarar, tenimizde dans eder. Dayarız kulağımıza bir deniz kabuğu denizi duyarız. Hayal kurarız. Sadece hayat bu. Matrix! Nerede bu Neo? Az kullanılan yolu seçtim ve bütün hayatım değişti. Robert Frost anımsadığım sensin. Ellerim ceplerimde. Süte boğulmuş bir kahve istiyorum. İşte o anda ölüm koridorunda Ateş’le karşılaşıyoruz. Elleri ceplerinde. Kızılşın sevgilisinde ayrıldığından beri pek bir mutsuz. Kızın adını bile bilmiyorum. Ateş bu hep birine aşık zaten. On beş yıldır arkadaşız. Bizim düzende biriyle arka arkaya numaran gelirse okulda o kaderine yazılır. Bütün sınavlarda birliktesindir. Hayatı birlikte yaşarsın..

Nereye gidiyorsun? diye mırıldandı. Açım. İçim sıkıldı dedim. Dışarı gidelim o zaman dedi. Olur dedim. Sigara içelim mi? dedi. Olur sen iç ben dumanından faydalanırım dedim. Durdu, berbat bir gün dedi. Bir kadın ve dört çocuğu trafik kazası geçirmişler. Durdu birden gözleri dolu dolu. Uzun zaman olmuş onu böyle görmeyeli. Her zaman insanlar böyle kalbimize dokunmuyor işimizi yaparken çünkü. Dört çocukta öldü, kadın yoğun bakımda dedi.


Ölsün o kadın dedim. Birden yüreğimden fırladı bu sözler. İnsan dört evladını aynı anda kaybetmeye nasıl dayanır. Bu acıyla nasıl yaşanır. Evladı olmayan biri olarak ben bunu derinden hissediyorsam. Bir anne tüm bu acıya nasıl dayanır. Ölsün o kadın!

O kazaya yol açan şöforleri düşündüm. Aklıma birden çocuklarını kaybeden baba geldi. Eşi de ölse o ne yapardı? Ama anne ölsün istedim. İnsan yavrusunun tırnağı kırılsa acı çekiyor. Dördünün birden bu dünyadan gitmesi…. Aklım ermedi sustum.

Yüzüme baktı gülümsedi Ateş. İnsan yaşatmaya çalışıyoruz, sen ölsün diyorsun nasıl bir çelişki bu dedi. Her şeye rağmen yaşamalı insanlar diye mırıldandım. Bak bak Yaratıcıya başkaldırıyorsun dedi. Sustuk. Sigarasını yaktı.

Ne biçim kızsın ya dedi. Ne sigara içersin, ne alkol. Nedir bu bilince çakılma sevdan. Hayat acıt mıyor mu? Bir şeye de bağımlı ol be kızım. En son Alsancak limanında içmiştik anımsıyor musun? dedi. Sen içmiştin diye küçük bir düzeltme yaptım. Şarap küpüne düşmüştün sonra Karşıyaka’ya giderken böyle bir yağmura yakalanmıştık. Vapurda bir derviş buldun kendine. Hayam! Vapurun üstünde fenafillah, vahdeti-i vücut sohbeti yapmıştınız. Herkes garipseyen gözlerle bize bakmıştı. Sonra gittiğimiz o izbe bar. Yaşlı bir adam piyano çalar, biz Kur’an’dan ayetler okuruz. Gülüştük. Bir sigara versene Ateş! Dedim. Emin misin? Dedi. Eminim! Göbek adım kadar eminim dedim.

O kadın sahiden ölsün istedin mi dedi. İçim cız etti. Acıdan kaçtım belki dedim. Hayat kadınlara acımasız davranıyor. Kadınlar yaşamı çocuklarıyla yaşıyor, çünkü her sevda bir ömür boyu sürmüyor. Pek çok kadın yaşam yolunu çocuklarıyla yürüyor. Doğru ya da yalnış ama bu böyle. Her çocukta bir kadın doğuyor ve bir kadın ölüyor aslında. Nisan da 34 olacağım ve yaşamdaki tek keşkem bir evladımın olmaması. Çocuklar yumuşak karnım. Çocuklara bir şey olduğunda tüm benliğim sarsılıyor. O kadın! O bir anne! Ama artık değil… Bilmiyorum. Sahiden bilmiyorum….

Kaderi yazana sorsak! Kapsama alanı içindeysek bize cevap verir mi?. Telefon hakkımız yok. Olsa da edemeyiz. Kriz var o faturayı kim ödeyecek. Belki ödemeli olarak aradık. O da bize bir şey der miydi?

Bilmiyorum. Garip ama sürekli mırıldanıyorum o kadın ölsün istedim. Kaderi yönetmek, isyan değil bu. Sadece acıyla nasıl baş edilebileceğini bilemedim.



Haber. 3 Şubat 2009 Sakarya'da, virajı alamayan tanker, bir yolcu midibüsüne çarptı. Midibüsteki yolculardan Hatice Doğan isimli kadın yaralı kurtuldu. Ancak 4 çocuğu da araçta can verdi..



1 yorum:

Emine KESGİN İLHAN dedi ki...

uzakta değilsin hiç uzağa giden kadın... hiç uzakta değilsin.seni okuyorum ve okudukça kendimi anlıyorum. zor iş seninkisi çok zor kocaman gözleri olan bir yürek istiyor ve senin gönül gözün çoktan açılmışda göz süzer bilincin ve biliçsizliğin koridorlarında.Hİssetmekteyim bunu. seni anladığımı bilmeni istedim sadece.sesine ses yüreğine yürek olayım istedim.