artık şubat

seni kim çizebilir şubat yolcusu
yalnız akşam olsun dağınık olsun
ceplerinde bozuk bir bulut uğultusu
geceleyin dörtte bir ölüm korkusu
dörtte dört sabaha karşı yağmursun
seni kim çizebilir şubat yolcusu
bütün çizgileri bozuyorsun

Attilla İlhan, Şubat Yolcusu..





Her yılın bir ömrü var. Bu yılın ömrü uzun.. Üstelik iki kere uzun. Yani daha çok yaşayacağız. Artık Şubat. Artık 2008.

Artık yıl, Gregoryen takviminin bir armağanı. Takvimleri insanlar uydurmuş. Ne güzel işte yaşımız sahte. O kadar çok yaşımız var ki aslında. Hangisi gerçek, hangisi sahte? Kemik yaşımız, ruh yaşımız, beden yaşımız, görünen yaşımız ve takvim yaşımız. Takvim yaşımızdan artık yılları çıkartmalı mıyız?

Takvim yılının mevsimleri ile Dünya’nın Güneş çevresinde dönme süresinin uyumlu olması için uydurulmuş bir kavram artık yıl. İçinde bulunduğumuz yıl eğer 400’e tam olarak bölünebiliyor; 100’e ise bölünemiyorsa işte bu artık yıl.. İşte 2008 bu özelliklerinden dolayı artık bir yıl. Bize bi armağan daha uzun yaşayacağız.. Ve birileri değişik coğrafyalarda 4 yılda gelen bir ömrü doyasıya kutlayacaklar.

Haberiniz var mı bilmiyorum ama bu yıl dünyanın ekseni daha bir eğildi. Dünya insan nüfusunu ve onun günahlarını taşıyamıyor. Eğildikçe eğiliyor. İnsan hükümdar, dünya yağmalanacak coğrafya. Ama bu yağmada en çok hasarı insan alıyor. Dünyanın eksenin eğilmesiyle bu yıl 7 sn daha fazla yaşayacağız. Artık Şubat. Artık eksen.

Şubat kendi içinde çok yüklü aslında. Uzasa da kısalsa da Şubat. İçinde yoğun bir gündemle geliyor. Ömrümüzü uzatan Şubat.

Ne diyelim ARTIK ŞUBAT.

Hiç yorum yok: