UZAĞA GİDEN KADIN


Sen çalışırken ben günü yaşadım azıcık. Ben de çalıştım. Çalıştım ama, günden payı
Pencereleri çok seviyorum. Pencere sana açılan kapı. Penceremin ardından bir dünya saklı. Kimi zaman ışık vuruyor, kimi zaman Ay doğuyor camın ardından. Yaşam akıp gidiyor oracıkta. Seni arıyor gözlerim.  Pencerem kıvrıla kıvrıla bir yerlere varmaya çalışan buyük bir caddeye bakıyor. İnsanalrın telaşesi içinde bir yerde saklanmış duran seni arıyor gözlerim. Oradasın biliyorum. Bakışlarını hissediyorum üzerimde. Yüreğimle sana bakıyorum. Penceremim önüne bir sokak güvercini konuyor ben sana bakıyorum. Ama ben pencereyi açmıyorum. Önünde duruyorum. Gelmem için zaman var. Davet beklemiyorum. Öylece bakıyorum sana. Bunu seviyorum. Seni görmem yeter. İyi olduğunu bilmem yeter. Gözlerimi kapasam, usulca öpülsem. Bu mucize olurdu. Bekliyorum. Bunu bekliyorum. Bunu istiyorum. Bunu özlemle bekliyorum. Gökyüzüne bakıyorum gülümseyerek. Sen ve gökyüzü birbirinize çok benziyorsunuz. Alabildiğine mavi, alabildiğine sonsuz ve alabildiğine benim olan başka ne var ki diye düşünüyorum.
Pencereleri çok seviyorum. Pencere sana açılan kapı. Penceremin ardından bir dünya saklı. Kimi zaman ışık vuruyor, kimi zaman Ay doğuyor camın ardından. Yaşam akıp gidiyor oracıkta. Seni arıyor gözlerim.  Pencerem kıvrıla kıvrıla bir yerlere varmaya çalışan buyük bir caddeye bakıyor. İnsanalrın telaşesi içinde bir yerde saklanmış duran seni arıyor gözlerim. Oradasın biliyorum. Bakışlarını hissediyorum üzerimde. Yüreğimle sana bakıyorum. Penceremim önüne bir sokak güvercini konuyor ben sana bakıyorum. Ama ben pencereyi açmıyorum. Önünde duruyorum. Gelmem için zaman var. Davet beklemiyorum. Öylece bakıyorum sana. Bunu seviyorum. Seni görmem yeter. İyi olduğunu bilmem yeter. Gözlerimi kapasam, usulca öpülsem. Bu mucize olurdu. Bekliyorum. Bunu bekliyorum. Bunu istiyorum. Bunu özlemle bekliyorum. Gökyüzüne bakıyorum gülümseyerek. Sen ve gökyüzü birbirinize çok benziyorsunuz. Alabildiğine mavi, alabildiğine sonsuz ve alabildiğine benim olan başka ne var ki diye düşünüyorum.
Yazın en güzel renklerini giyindim. Tenimde dans eden beyaz bir elbise. Şifon kumaş rüzgarla dans ederken Sende gör istedim. Tüm renkleri zihnime kazıdım. Daha önce görmediğim renkler bunlar. Biliyor musun ladin ağaçları kıpkırmızı. Doğa başka bir güzel bu mevism. Allah baba yapmış bu sabah sanki bizim için, görelim diye. Ben senin içinde baktım. Nefes alınca burnun yanıyor bahar gibi. Onca sıcağa karşın bir koku var. Sanki sen gelmişsin gibi. Kokun, rüzgar esintisi serinlik tenimde dolanan. Onca acıya karşın gizliden yaza bahar gelmiş. Sende hisset istedim. Çocuklar ne kadar mutlu bir görsen. Gitsem yanlarına saklambaç oynasam, sobelesem hepsini. Çocuklarla dans etsem en çorak kaliyle toprağın. Çocuklara uzaktan bakan kediler var. Yatağımızı mahvettiniz diye inceden incede gırlayan kediler. Bir yakalasalar çocukları... Kedileri görmen lazım.

Bu sabah pencereme bir güvercin geldi. Öyle beyaz falan değil. Bildiğin yurdum sokak güvercini. Sen ve ben gibi. Yurdum yani. Simitim vardı elimde. Az ufaladım koydum önüne. Çayımı veremedim ona. Kıyamadığımdan değil, hep ister sonra diye düşündüm. Çayı bilsin istemedim. Doğasına aykırı gibi şeyler hiç geçmedi aklımdan. Sıcaklığı bilirse hep ister dedim kendi kendime. Sıcaklığı bilsin istemedim. Bilmediğin şeyleri istemiyorsun çünkü. Bilmezsen canın çekmiyor, özlemiyorsun. Herkes simit verir olmadı ekmek verirler. Ama soğukta bir bardak çayı kim verir bir sokak güvercinine. Seni düşündüm. Sıcaklığını düşündüm. Sen çalışırken ben düş gördüm. Gündüz düşümde seni gördüğüm.

Yavaş yavaş zaman akıp gidiyor. Öyleye koyuldu gün. Gökyüzü beyaza çaldı, soğuk çıktı. Güvercin gitti. Simit bitti. Gündüz düşü yok. Pencere kapalı. Senim geldi çok. Yüreğimi tutamıyorum. Akşam olsun artık. Yatağımsın sen, yorganım. Bedenimin en kuytusuna sakladım düşümsün sen.

Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Yazın en güzel renklerini giyindim. Tenimde dans eden beyaz bir elbise. Şifon kumaş rüzgarla dans ederken Sende gör istedim. Tüm renkleri zihnime kazıdım. Daha önce görmediğim renkler bunlar. Biliyor musun ladin ağaçları kıpkırmızı. Doğa başka bir güzel bu mevism. Allah baba yapmış bu sabah sanki bizim için, görelim diye. Ben senin içinde baktım. Nefes alınca burnun yanıyor bahar gibi. Onca sıcağa karşın bir koku var. Sanki sen gelmişsin gibi. Kokun, rüzgar esintisi serinlik tenimde dolanan. Onca acıya karşın gizliden yaza bahar gelmiş. Sende hisset istedim. Çocuklar ne kadar mutlu bir görsen. Gitsem yanlarına saklambaç oynasam, sobelesem hepsini. Çocuklarla dans etsem en çorak kaliyle toprağın. Çocuklara uzaktan bakan kediler var. Yatağımızı mahvettiniz diye inceden incede gırlayan kediler. Bir yakalasalar çocukları... Kedileri görmen lazım.

Bu sabah pencereme bir güvercin geldi. Öyle beyaz falan değil. Bildiğin yurdum sokak güvercini. Sen ve ben gibi. Yurdum yani. Simitim vardı elimde. Az ufaladım koydum önüne. Çayımı veremedim ona. Kıyamadığımdan değil, hep ister sonra diye düşündüm. Çayı bilsin istemedim. Doğasına aykırı gibi şeyler hiç geçmedi aklımdan. Sıcaklığı bilirse hep ister dedim kendi kendime. Sıcaklığı bilsin istemedim. Bilmediğin şeyleri istemiyorsun çünkü. Bilmezsen canın çekmiyor, özlemiyorsun. Herkes simit verir olmadı ekmek verirler. Ama soğukta bir bardak çayı kim verir bir sokak güvercinine. Seni düşündüm. Sıcaklığını düşündüm. Sen çalışırken ben düş gördüm. Gündüz düşümde seni gördüğüm.

Yavaş yavaş zaman akıp gidiyor. Öyleye koyuldu gün. Gökyüzü beyaza çaldı, soğuk çıktı. Güvercin gitti. Simit bitti. Gündüz düşü yok. Pencere kapalı. Senim geldi çok. Yüreğimi tutamıyorum. Akşam olsun artık. Yatağımsın sen, yorganım. Bedenimin en kuytusuna sakladım düşümsün sen.

Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Bu sabah pencereme bir güvercin geldi. Öyle beyaz falan değil. Bildiğin yurdum sokak güvercini. Sen ve ben gibi. Yurdum yani. Simitim vardı elimde. Az ufaladım koydum önüne. Çayımı veremedim ona. Kıyamadığımdan değil, hep ister sonra diye düşündüm. Çayı bilsin istemedim. Doğasına aykırı gibi şeyler hiç geçmedi aklımdan. Sıcaklığı bilirse hep ister dedim kendi kendime. Sıcaklığı bilsin istemedim. Bilmediğin şeyleri istemiyorsun çünkü. Bilmezsen canın çekmiyor, özlemiyorsun. Herkes simit verir olmadı ekmek verirler. Ama soğukta bir bardak çayı kim verir bir sokak güvercinine. Seni düşündüm. Sıcaklığını düşündüm. Sen çalışırken ben düş gördüm. Gündüz düşümde seni gördüğüm.

Yavaş yavaş zaman akıp gidiyor. Öyleye koyuldu gün. Gökyüzü beyaza çaldı, soğuk çıktı. Güvercin gitti. Simit bitti. Gündüz düşü yok. Pencere kapalı. Senim geldi çok. Yüreğimi tutamıyorum. Akşam olsun artık. Yatağımsın sen, yorganım. Bedenimin en kuytusuna sakladım düşümsün sen.

Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Bu sabah pencereme bir güvercin geldi. Öyle beyaz falan değil. Bildiğin yurdum sokak güvercini. Sen ve ben gibi. Yurdum yani. Simitim vardı elimde. Az ufaladım koydum önüne. Çayımı veremedim ona. Kıyamadığımdan değil, hep ister sonra diye düşündüm. Çayı bilsin istemedim. Doğasına aykırı gibi şeyler hiç geçmedi aklımdan. Sıcaklığı bilirse hep ister dedim kendi kendime. Sıcaklığı bilsin istemedim. Bilmediğin şeyleri istemiyorsun çünkü. Bilmezsen canın çekmiyor, özlemiyorsun. Herkes simit verir olmadı ekmek verirler. Ama soğukta bir bardak çayı kim verir bir sokak güvercinine. Seni düşündüm. Sıcaklığını düşündüm. Sen çalışırken ben düş gördüm. Gündüz düşümde seni gördüğüm.
Yavaş yavaş zaman akıp gidiyor. Öyleye koyuldu gün. Gökyüzü beyaza çaldı, soğuk çıktı. Güvercin gitti. Simit bitti. Gündüz düşü yok. Pencere kapalı. Senim geldi çok. Yüreğimi tutamıyorum. Akşam olsun artık. Yatağımsın sen, yorganım. Bedenimin en kuytusuna sakladım düşümsün sen.

Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Yavaş yavaş zaman akıp gidiyor. Öyleye koyuldu gün. Gökyüzü beyaza çaldı, soğuk çıktı. Güvercin gitti. Simit bitti. Gündüz düşü yok. Pencere kapalı. Senim geldi çok. Yüreğimi tutamıyorum. Akşam olsun artık. Yatağımsın sen, yorganım. Bedenimin en kuytusuna sakladım düşümsün sen.
Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Sen çalışırken ne yaptın, düş gördün mü? Seninkisi akşam düşü olsun mu? Daha geceye çok var deme. Yorgunum deme. Para deme. Başım ağrıyor deme. Ne pişirdin deme. Bir şey deme. Hep bir şey de be adam derim ama bu sefer deme. Bak kapadım gözlerimi akşam olsun artık. Akşam olsun.
Uzağa gidemeyen ve sana hep uzak kalan Kadın!




mı da aldım. Hakkım kadarını aldım merak etme. Tamam tamam itiraf ediyorum hınzır kedilik yaptım azıcık. Kızma! Pencereden baktım bi ara, hayal kurdum. Hayal kurmayı seviyorum. En gerçeğinden hayaller kurmayı ama. Yasaklanmadan az gündüz düşü gördüm. Bu gündüz düşlerini çok seviyorum. Çünkü, bu sayede seni görmem için illa gece olmasını beklemem gerekmiyor. Seni hissetmem için uyumam gerekmiyor yani. Gündüz düşleri için yüreğini açman yeter, yatak yorgan gerekmiyor yani. Bir pencere görünce burnumu dayıyorum gökyüzüne bakıyorum. Türkü mırıldanıyorum, anneannemin öğrettiği duaları okuyorum, senin yüzünü gözümün önüne getiriyorum. Mutlu oluyorum işte. Mutlu olmak çok kolay aslında. Bir pencere olsun yeter. Dertlendim mi bir pencerenin önüne gidiyorum, sana gelir gibi. Burnumu dayıyorum cama, tıpkı sana sarılır gibi.

Sen çalışırken ben yazı yazdım. Öylesine yazdım. Bir konu olsun, gündeme otursun diye yazmadım. Dağa, denize, gökyüzüne yazdım. Yazarken gülümsedim hep. Ellerim ısındı. Gökyüzüne baktım arada. Yazdım. Sana baktım arada. Yine yazdım. Sana yazdım. Kendime yazdım.

Sen çalışırken uzaklarda başka bir coğrafyada, başka hayatları yaşarken, başka bir havayı solurken ben yaşamın içindeydim. Sensiz güne karıştım sanma. Tüm bunlar yaparken hepsini sana söyledim. Sabah ki sokak güvercinini gördüm az önce pencereme sığınmış ısınmaya çalışıyordu. Onu sana çaya gönderdim. Sen sarınca bırakmazsın! Sahiplenirsin! Bakarsın! Alışsa da ona çay verirsin. Sokak güvercinini ben gibi gönderdim sana. Sen çalışırken ben adını söyledim. Çay içemedim, bi şey yiyemedim. Adını söyledim duydun mu? Bütün gün ne olduysa duydun ama beni duydun mu? Bu günde böyle geçti. Ama sen hala çalışıyorsun! Uyu artık! Üzerini örtmeye, sana ninni söyleyeme sokak güvercini gelecek! Belki benim duyuramadığım sesimi o sana duyurur..


Ben Uzak Giden Kadın..


Hiç yorum yok: