Pieria güllerinden bir şey düşmemiş payına.
burada siliksin ya.
daha silik, dolaşıp duracaksın cehennemde
tanınmayan ölüler arasında..
SAPPHO, Nedir gene deli gönlümü çelen?
İmelda Markos’u düşündüm bu sabah. Beş bin çift ayakkabısı vardı. Her ayakkabı bir yaşamdı aslında. Ne kadar zengin bir kadın diye geçti içimden. Sadece o ayakkabıları alacak kadar parası olduğu için değil, onları saklayacak büyüklükte bir evi olduğu için değil. O ayakkabıların hepsini giyecek kadar hayatı yaşayabildiği için. Yaşamları boyunca, dünyayı yalın ayak gezen insanları düşündüm. Nal çakılmamış kısraklar gibi dünyayı yaşamak.. Olmadı bir peri masalında Sindrella olmak. Vitrinlerdeki ayakkabıları düşündüm. Sahiplerine hangi yolları getirecekler kim bilir. Ayakkabı ve hayat. Belki de hayat, o ayakkabıyı giyip Sinderalla olmak. Her gece bir düşe yatıp, daha yeni güne vurmadan saat gerçeğe uyanmak!
Giydiğim ayakkabıları düşündüm. Akıllı başımın ceza verdiği ayaklarımı saran o bir çift lokomotifi düşündüm. Sonuçta Uzağa Giden’im ben. Yollara meydan okuyan ayakkabılarımı düşündüm. Bir balerin edasıyla pistlerde başımı döndüren topuklu ayakkabılarım. Kaz dağlarında yüreğimi yerden kesenlerim. İşe giderken ayaklarımı koşarcasına sürükleyenlerim. İlk buluşmanın esintisini burnunda tüttürenlerim. Zengin bir hayatım var benim. Zihnime beden edindiğim ayakkabılarım. Özlemle anımsadığım ayakkabılarım var. İlk adımın özgürlüğünü hissettiklerim. Altına kopya yazdıklarım. Büyüdükçe altına adımı kazıdıklarım. Daha giyip de altına başkasının adını yazmadığım var. Hiç giymediklerimde var elbet. Giyecek olanlarında.. Hayal ettiklerim.. Uzak durduklarım.. Ayakkabılarım ve hayatım!
Nisan benim zamanım ya günlerdir hep yaş takvimimi düşünüyorum. Tam on beş yıldır, saat 9’dan 5’e kadar sokakların gündüz nasıl olduğunu bilmiyorum. Yaş hesabımdan bu zamanı çıkartmayı düşünüyorum. Çalışma yaşımı hesaplayabilirim. Yaşamı yaşama yaşım nasıl belirleyeceğim? Tabi ki ayakkabılarıma bakarak hesaplayacağım. Ayakkabılarıma soracağım. Cevap alabilecek miyim! Yol bilir..
Anlat diyeceğim sen kırmızı.. Sonra sen siyah.. Mavi!!!! Hatta turuncu! Yaşamı yaşama yaşımı anlatın. Siz ayakkabılar ne kadar yaşadınız? Hakkınızı aldınız mı? Bir usta size hayat verdi. Belki moda oldunuz, belki demode. Ama benimdiniz ya. Size verdiğim hayattan memnun musunuz? Hiç ayrılmadınız ya. Bir çift oldunuz. Yan yana yaşamı yüklendiniz. Belki zaman zaman birinizin topuğu kırıldı ya da altı delindi. Ama ikinizi aynı anda tamire verdim. Bir çifttiniz sonunda. Ayakkabılarıma bakıp yaşamımı gezdim bugün..
Gittiğim yollara dokundum! Sinderalla’ya sordum! Sadece bi tekinin sende kaldığı bi yaşamda o ayakkabıya sahip olmak.. Ben dedi masalın esas kızıyım. Sen ayakkabıyı boş ver. Yaşayacak dünya olmuş, onu soluyacak olmadıktan sonra! Ayakkabı olmuş, giyecek ayak olmadıktan sonra..
Sen Uzağa Giden dedi sonra.. Zenginsin! Sadece yaşamı yaşadığın için. Kaç ayakkabının olduğu değil önemli olan. O ayakkabıları giyebiliyor musun? Darını, topuklusunu, düzünü, büyüğünü? Sen yalın ayak geziyorsun çoğu zaman. Olsa da olmasa da diyorsun. Yüreğinin coğrafyasından çok, aklının eğimine gidiyorsun. Bu mevsim yüreğini giy ayaklarına. Ayakların seni yüreğine götürsün. Saat 12 olunca aklına dönersin korkma.
Yaş hesabına gelince.. Takvimler bu yalanı sana her Nisan söyler. Ay zalim, sen zalim.. Bir kırlangıç gibi özgürsün. Aşk bu hem sahiplenmiş seni, hem de özgür bırakmış. Ayakkabıların! Hayatın! Ve ruhundaki Sindrella.. Uç şimdi! Gökyüzünde bir buluta..
4 yorum:
yüreği giymek ayaklara ve öyle geçip gitmek dönmemecesine saat 12de akıl kendi kendine kaldığına yansın olmaz mı...
Tam şu an, ayakkabılarım ayaklarımın arkasına bunca baskıyı yaparken, okumak tuhaf oldu güzel kelimelerini... Ben de düşündüm. "Acıyorlar ama onları giyebilecek ayaklarım var" dedim. "Bunun acısı geçer dedim. Gerisi ise mühim değil."
Çok teşekkür ederim...
benimse içimden sadece şükür etmek geçti, herşey için.
Yaşamın sırrını aramak için hep başka nesnelerin, mitlerin, simyaların peşin de koşuyoruz. Neden? İmgeler olmasa sanki kendimizi anlatamayacapız.. Bu öyküde öyle işte. Sadece iki tane ayak ve yaşanacak bir yaşam var. Yaşamak ........................
Biteviye zamanlardan öte.
Yaşamak!
Nisanınız bol olsun sayfaya söz düşüren, soluk bırakan dostlar.
Yorum Gönder