SES' SİZLİĞE.. *bir fotoğraf şerhidir


KULAK EĞER GERÇEĞİ ANLARSA GÖZDÜR..
Gerçek dediğin nedir ki?
Temmuz 2008
Cunda (Alibey) adası
Ayvalık

Sözlerle yankılanan zamanlar. Oysa hiç konuşmamam gerek. Biliyorum! Ellerini tutuyorum. Gözün uzaklarda. Bana bak istiyorum. Aramızda bir yüreklik mesafe var. Yürek boyumuz uzadıkça uzuyor. Sana dokunamıyorum! Yanımdasın aslında. İstesem, soluğun soluğuma dokunacak. Yanı başımdasın. Yüreğine dokunuyorum. Ruhun uçarı senin. İpini tutamadığım bir uçurtma gibisin. Alaycı görüntünün altında, yanlız ve incinmiş bir çocuksun sen. Hiç farkında değilsin kendinin. Oysa, yeşilin tüm güzelliği sende. Rüzgarın, yaprağa duyduğu aşk gibi benim sana duyduğum. Çarptıkça çarpıyorum sana. Bazen okşuyorum. Bazen teninde dans ediyorum. Bazen gıdıklıyorum ruhunu. Bazen de.. Sana ulaşamadıkça hoyratlaşıyorum. Oysa sadece seni yaşamak istiyorum. Duy beni. Artık duy beni! Söylediğim her söz sadece ben de yankı buluyor. Sana ulaşamıyorum. Sözlerim, geri gelip bana çarpıyor. Oysa baksan etrafına göreceksin. Herşeyin bir eşi var. Dalgaları dinlesen gerçeği göreceksin. Tek elinle bağlanmışsın bana. Gidecek... Gidecek... Gideceksin... O vakte kadar, bırak sarılayım sana.

Deniz kabukları sakladım tezgahın üzerine. Görmedin! Alsan onu, koysan kulağına. Kalbimden kulağına bir geçit var aslında. Sadece duysan. Yüreğini dönme bana. Aramıza sözden mesafeler koyma. Yanmayı bekleyen, fanus içindeki bir mum değil ki duygularımız: Gece yansın, gündüz küllensin. Masanın ardına çizdim yüreğimi. Belli belirsiz bir adam var orada görsene. Seninle mutlu. Bir ağaca yaslamış kendini. Açmış kollarını beklemekte. Sarıl bana!

Söylediklerimi duy sadece. Öğretileri unut. Çağrışımları ketle. Benim sana geldiğim gibi bana gelsene. Yan yana duran iki şişeyiz aslında. Sen daha kabuğu kırılmamış bir fındık tanesi, ben yıllanmış şarap. Dıştan çok benziyoruz birbirimize. İçimiz başka. Aksimiz vurdukça insan, ruhuna oyaladığımın ömrüne gün diye yazılıyoruz usulca.

Korkma. Sakın korkma! Bağlamam seni bir ruha. Görmeyen göze bir şey gösteremem nasılsa. Gölgeliğinde, sandalye diye sanıp oturduğum aşka ihanet etmem korkma. Bir süre kalacağım buralarda. Adıma "Yaz Aşkı" demişsin ya. Ses'sizce kalacağım başucunda şimdilik. Bardakların valsi başlayacak birazdan. Hiç farkında değilsin. Yaşama tek kareden bakan Kadın: Bardağın içkiyle olan dansını izleme. Dinle. Satır aralarını okuma. Dinle!

Bir defa da siyah beyaza küçük bir mola ver hayatında. Beni çözme. Beni anlama. Beni etkileme. Sadece dinle. En çok buna ihityacım var. Bırak sözlerimde kendini aramayı. Özgür ol! Kendin gibi. Yalın ayaksın ama ruhun kapalı. Ruhunu örten örtülerden sıyrılda gel. Kulağın artık gerçeği anlasın. Kendini gör! Kendini gör, bana öyle gel. Kendini görmeden, beni göremezsin. Beni görmeden de kendindeki beni sezemezsin. Sözlerden sıyrıl. Anlamlardan sıyrıl. Kendine gel. Kendinden bana zaten gelirsin.

Bekleyeceğim!


Fotograf: Özgür Çakır


Mehmet Erdem - Herkes Aynı Hayatta (Sınıf Dizi Müziği)
Yükleyen haylazcom - Music videos, artist interviews, concerts and more.

3 yorum:

ramazan dedi ki...

"Aksimiz vurdukça insan, ruhuna oyaladığımın ömrüne gün diye yazılıyoruz usulca."
Çok güzel cümleler bunlar.İnsan bu dünyada gölge kadar var aslında.
"Kendine gel."
İnsan olmanın farkına varıp,kendimize gelseydik eğer yeryüzü bambaşka olurdu.Tabii insanlarda.

beenmaya dedi ki...

"dıştan çok benziyoruz aslında. ama içimiz başka..."

ama yürekten konuşulduğu müddetçe o başkalık öyle güzel gelir, öyle benzer olur ki insana...

yüreğine sağlık...

Adsız dedi ki...

Çok hoş bir yazı...
Hele benzetmeler şahane...
*İpini tutamadığım bir uçurtma gibisin...
İçinde ne çok anlamlar biriktiriyor kelimeler...
yüreğinize sağlık...