FOTON KUŞAĞINA HOŞ GELDİNİZ


Hayatımızı sık sık zincirlenmiş yaşarız
Anahtarın bizde olduğunu bilmeden
THE EAGLES


Var oluşunu kendi zihninde çözümleyen:)?! insan birde yok oluşunu biçimlendirebilseydi tüm sorunlar çözülmüş olacaktı. Bireyselliğini doya doya yaşayan biricik insan kendinden ölesiye sıkılmış durumda. Bu nedenle insan, her gün yaşamını “sözde” zenginleştirecek yeniliklerin peşinden koşmakla meşgul. Tüketilen zamanlar.. Peşine düşülen düşler... Elde kalanlar.. Hayata dokunmak isteyip, teğet geçmekden başka bir şey değil bu. Nihayetinde, iki kere iki mantığından sıyrıldı insan. Kavradı çünkü, bu dünyada hiç bir şeyin tesadüf olmadığını. Her şey, her şeyle ilişkili: Kaos doğru yani. Babel filmi bize belki bunu hissettirdi. Bir çocuğun attığı bir kurşun dört kıtayı etkiledi. İşte o anda başka mite sarıldı insan.

Eğer bir mitin peşine takılıp giderseniz, eğimine yandığımın dünyası (ki artık eksen daha eğilmiştir; sırf bu nedenle 7 sn daha fazla yaşıyor insan!) sanki daha bir hızlı ve haz verici olarak dönecektir. İnsanın bugün son tutunduğu ve zihin/yürek saatini ayarladığı mit "FOTON KUŞAĞI" senaryolarıdır. Foton kuşağı gelince her türlü derdi, tasası bitecektir insanın. Bir kere çakraları açılacaktır:)

Şimdi sosyal ortamlarda sus pus olmamak için, kendi acil eylem planınızı hemen yapın. Yazın kendi foton kuşağı kaderinizi. Zihninizin nadide köşelerine beşeri, sosyal, dinsel, psikolojik ve kültürel olarak bir foton kuşağı yerleştirin. Ama, zihnin fenk şuisini bozmayın:) Metronomun ritmini kaçırmayın. Sadece yaşayın işte. 2009’u yaşayın. 2012’de olacak foton kuşağından size ne? Anı yaşayın. O süslü kelimenin peşinden gidin “carpe diem” deyin. Günü yakalayın. Olmaz illede foton kuşağı diyorsanız bilemem. Zaman sizi bulur. Zeitgeist’te (zamanın ruhu) boğulun.

2012’yi şimdiden yakalayan insanları kıskanmak belki benimkisi. Aslında bizim sanat camiası çoktan olayı çözdü; çarka, metamorfoz, dünyayı kurtaran adam.. Yaptığımız her davranışın bir amacı vardır.

Evraka: Matrix! Matrix var! Hakikatin çölüne hoş geldiniz.. Kahin de var. Anahtarda. İki mağara da. Az gidilen yol da. Hayat matrix aslında. Sadece bakmayı bilmek gerek. Sen Neo, ben Trinity. Morpheus nerede acaba? Söyle Sokrates söyle... Descartes yanıldı de! Söyle. Benim söylediklerim eski bir efsane bunu sadece matrix sanmayın de. Okyun de. Kadim kitaplara dönün de. Kahin de var. Anahtarda. İki mağara da. Az gidilen yol da. Hayat matrix aslında. Hayata akın de. Unutmayın bir nehirde iki kere yıkanılmaz. Anahtarcı neredesin? Hayatımın anahtarı nerde!

Kendini bilmek anahtardır dünyada. Bu anahtar yoksa, başka bilgilere sahip olmanın anlamı da yoktur. Bu konuda söz söyleyen yanlızca Sokrates ve Matrix değil aslında. Felsefi yönleriyle öne çıkan filmlerde başımıza kakılan ana temelara baksak yeter aslında. Bence son dönemin en iyi filmlerinden Dövüş Klubü (Fight Club) bir ergenlik/yeni yetmelik sorusu sorar gibi görünür ama hayatı sorar. Hayatında hiç kavga etmemişsen, kendini nereye kadar tanıyabilirsin? Kurgu ve kavga ilerledikçe bunun salakça ve sadece erk’kekliğe özgü bir durum olmadığını anlarız. Kavga ile kendimizi tanırız. Bugün kendimizi tanımak için sarıldığımızsa foton kuşağı. Son sığınak foton yani.

Yüksek enerjili fotonlardan oluşan büyük bir kuşak 2012 yılında gelecek. Bu kuşak içine girdiğimizde -istesek de istemesek de o gelecek- dünyamızın ozon deliği onarılacak. Süper işte. Siz dünyayı yok edin. İstediğiniz gibi tepinin. Yaratıcı size bonus göndermiş:) Ömrünüz yeterse 2012’yi bekleyin. Dua edin hepimiz için..

İşte foton kuşağı ile birlikte tüm yaşam 3. boyuttan 5. boyuta geçecek. İnsanların 2 sarmallı DNA’ları ikişerli olarak bir araya gelip 12 sarmallı olacak. Bu olay sırasında tüm insanların çakraları açılacak; duyuları ve algılamaları artacak. Daha 5duyuyu 1 yapamamışken! DNA sarmalını yeni keşfetmiş ve Nobel’e doymamışken amanın. Şarkıda dediği gibi napcaz şimdi? Foton kuşağı insanı olmak kolay mı?

Çakran açıldı ya şükret. Herkes birbirinin düşüncesini okuyabilecek. Bu ilk önce kısa süren bir kaosa neden olacak. Daha sonra herkes bir düşünce birliği halinde bir araya gelerek, önyargının, yalanın ve kötü düşüncelerin olmadığı bir ortama geçilecek. İnsanlar birbirinin auralarını görebilecekler. Ba ba ba ba! Yaşasın kötülük ne olacak? Olmadı. İşte bu olmadı. Dünyanın kurgusu değişti.. Bu olmadı.

On iki sarmallı DNA’ya geçiş sonrası insanlarda hiçbir hastalık kalmayacak, hasta olanlar kendilerini ve birbirlerini iyileştirebilecekler. İnsanlar ölümsüz olacaklar. Dolly! Sen var ya.. Modern dünyanın Frankenstain’i. Pabucun dama atıldı. Foton geldi foton. Ölümsüzüm.. Az dişimi sıksam.. 2012’ye ne kaldı.

Dünya cennet biz bilemedik. Fotonu yabana atmamak gerek. Yaşamda var ya da yok olmak geçmiş ve gelecek yolculuğuna sıkışmamaktır. Neden şimdi durağında inmiyorsunuz. Soluk alın. Yaşama dair bir soluk alın. Şimdi. Bu satırlar hisseder sizi. Geçmişten gelmeyen, gelecek olamayan. Şu an da var olan bir soluk olun..

Onlara iyi gittiğini söyleyeceğim
Duvardaki gölgeleri seyrettiğimi
JOHN LENNON




3 yorum:

beenmaya dedi ki...

konuyla pek alakası yok ama eğer yazmak istersen seni mimledim :)))

http://beenmaya.blogspot.com/2009/05/kitapli-mim.html

Brajeshwari dedi ki...

Foton kuşağı şu aralar ilgimi çeken bir konu..Gökyüzü de artık siyah olmuyor geceleri , bilmem farkında mısın..Bir sis var ve gri bir aydınlık..Bunlarda yaklaşan foton kuşağı etkileri...

-mka- dedi ki...

"Carpe diem" kuşağına nasıl sokulduysak, foton kuşağına da o kadar sokulacağız..

Foton kuşağıyla ilgili ümitler, "carpe diem"de beslenmiyor mu sanki? Tüm dertlere "carpe diem", her dilde, her sözde..

Neyse ki "elektrik" de olmayacak(mış); aşklar biter belki, o zaman..

Elektrik alamayana, "carpe diem"

-mka-