Charles ve Diana evlendiklerinde "komşu kızı" fenomeni bir kez daha gündeme geldi. Neden mi? Bir Prens’in kendi sosyal, ekonomik ve kültürel geçmiş özellikleriyle tutumlarının birçoğunu paylaştığı bir kadınla evlenmesi beklenirdi. Charles ne yaptı peki? Gitti çekici, utangaç ve güzel Diana ile evlendi. Yıllardır tanıdığı bir kadın yerine, yabancı birini tercih etti. Bu evlilik, baştan kurgusal olarak yanlıştı! Sonuç: Candle in Wind!
Komşunun tavuğu komşuya kaz mı görünmüştü yani! Mahalle baskısına karşı bir tepki miydi bu? Pilli bebek yaşamın kurgusuna bir serzenişte mi bulundu?
İlişkiler dinamiktir; doğar, büyür ve ölür. Eğer ilişkiler durağan olsaydı hep masalların sonunu yaşardık. Hiç kimse bilmez mesela Sindirella prensle evlendikten sonra mutlu oldu mu? Aşk kavuşmak ve kavuşmamak arasında sıkışıp kalmış bir durum değildir. Kaldı ki sevişme öncesi törenlerle "evlilik çatısı" altında meşrulaştırılan bir duygu hiç değildir. Aşkın meşrulaştırılması gerekli midir? Bu ayrı bir yazı konusu olabilir..
Şimdi binlerce yıldır zihnimize kazınan soru yeniden gündeme gelmiştir. Fiziksel çekicilik, kişiler arası ilişkilerde çekimi belirleyen en önemli öge midir? Peki, uzun soluklu bir ilişkiyi sürdürmek için yeterli midir? Babaannem ve dedem ömürleri boyunca bir yastığı paylaştılar. O zamanlar Rus kızları yok muydu? Globalleşme Türk kızlarının evde kalmasına mı yol açıyor? Kapayın sınır kapılarını. Yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı :)
İlişkilerde belirleyici olan öğeleri mercek altına alalım, Katarinna’dan beri şu başa bela dilber konusunda bir el atalım..
FİZİKSEL ÇEKİCİLİK
İnsanoğlu yaratılışı gereği demokrat değildir. Neden mi? Bir kişinin fiziksel görünüşü, ondan hoşlanıp hoşlanmamızı belirlemektedir. Bu ne kadar demokratik bir tutumdur? Karakter ve mizaç özelliklerinin tersine fiziksel çekiciliğin insanlardan hoşlanıp hoşlanmamızda bir ölçüt olarak kullanılması ne kadar adil sizce? "Aptal sarışın" tamlaması boşuna türetilmemiş yani.
İNSANLAR FİZİKSEL ÇEKİCİLİĞE ÇOK ÖNEM VERMEKTEDİR!
Brehm’in üniversite öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmadan söz etmek istiyorum. Üniversiteye devam eden kadın ve erkek öğrenciler seçkisiz olarak bir partiye davet ediliyorlar. Partiye ara verildiğinde tüm katılımcılardan bir soru formunu doldurmaları isteniyor. Yapılan değerlendirme sonucunda kişilerin sadece fiziksel özelliklerine göre partner seçtikleri ortaya çıkıyor. Zekâ, sosyal beceri ya da kişilik özellikleri gibi etmenlerin kişinin bir başkasını çekici bulması ile ilişkili olmadığı görülmüştür. "Aptal sarışın" derken az daha düşünmek gerek sanırım. Guazimodo! Havada, karada sana eş yok canım.. Esmeralda sadece bir hayal anacım :) Bu çalışmalar eşcinseller üzerinde de yapıldığında benzer sonuçlar elde edilmiştir.
FİZİKSEL ÇEKİCİLİK, SADECE İLK BULUŞMADA DEĞİL, DAHA SONRAKİ BULUŞMALARDA DA ETKİLİ OLMAYA DEVAM EDER..
Peki fiziksel çekicilik neden bu kadar önemlidir?
- Sosyal durumumuz ve kendilik değerimiz güzel/yakışıklı biriyle birlikte olduğumuzda güçlenmektedir! Kendimizi daha bir erkek ya da kadın hissederiz yani. Herkes güzel ve /veya yakışıklı biriyle birlikte olmak ister. Pinokyo’luğun alemi yok; zeka, kültür falan deyip.. Hayvanın bile güzelini seçme eğilimimiz var, bırakın insanı.
Ama fiziksel çekicilik tek başına yeterli değildir. Birinin çekim alanına girmek için mekansal yakınlık olmalıdır. 1990′lara kadar herkes yakın çevresindekilerle evleniyordu. Çünkü onlardan başkasını görmüyordu. Kore, Kıbrıs gibi başka coğrafyalardaki hareketliliğimizi saymazsak tabii ki. Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gidenlerin yaptıkları çıkartmada başka bir sosyolojik inceleme konusudur aslında..
Rus çıkartmasını biz kendi topraklarımızda yaptık. Yavuz ve Midilli zırhlıları bu sefer Karadeniz’de bizim kıyıları topa tuttu. Savaşa girdik. Temeli biz attık, katı başkaları çıktı.. NATAŞA! Koydun beni ataşa.. Bin yıllık Fadime kaldı bir başına..
Peki fiziksel çekicilik neden bu kadar önemlidir?
- Sosyal durumumuz ve kendilik değerimiz güzel/yakışıklı biriyle birlikte olduğumuzda güçlenmektedir! Kendimizi daha bir erkek ya da kadın hissederiz yani. Herkes güzel ve /veya yakışıklı biriyle birlikte olmak ister. Pinokyo’luğun alemi yok; zeka, kültür falan deyip.. Hayvanın bile güzelini seçme eğilimimiz var, bırakın insanı.
Ama fiziksel çekicilik tek başına yeterli değildir. Birinin çekim alanına girmek için mekansal yakınlık olmalıdır. 1990′lara kadar herkes yakın çevresindekilerle evleniyordu. Çünkü onlardan başkasını görmüyordu. Kore, Kıbrıs gibi başka coğrafyalardaki hareketliliğimizi saymazsak tabii ki. Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gidenlerin yaptıkları çıkartmada başka bir sosyolojik inceleme konusudur aslında..
Rus çıkartmasını biz kendi topraklarımızda yaptık. Yavuz ve Midilli zırhlıları bu sefer Karadeniz’de bizim kıyıları topa tuttu. Savaşa girdik. Temeli biz attık, katı başkaları çıktı.. NATAŞA! Koydun beni ataşa.. Bin yıllık Fadime kaldı bir başına..
Türk kadınları babaanne kılıklı –ki bu her ne demekse?! Ben işe vuruk tanımı bilmiyorum- O zaman Rus erkekleri ne kılıklı? Türk erkeleri Rus kızlarını süper çekicilikleri için tercih ediyorlar. Peki Rus kızları Türk erkeklerini ne için istiyorlar? Bir Türk dünyaya bedeldir değil mi? Bu bedellikte Türk kadınının payı sanırsam yok. Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık. Sevince samanlık seyran olur. Fadime, Nataşa!
Türk erkeleri, Rus kızlarla birlikte olur; çünkü mekânsal yakınlık başlamıştır. Farkındalıkları artmıştır. İki kültür arasındaki benzerlikler ve paylaşılmak istenen ortak değerler belirlenmiştir. Şimdi diğer dünya milletleriyle de mekânsal yakınlaşmamız artıkça Rus kızların pabucu dama mı atılacaktır? Her şey bu kadar kolay açıklansaydı ekonomik krizler, değişen dünya sistemleri çok kolay açıklanırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder