Varoluş Savaşının İki Mağlubu: Zihin ve Beden

İlk soluk dünyayı ısıttığından beri insanın özünü arama savaşı devam ediyor. Dün ettiği gibi bugünde devam ediyor. YARATILIŞ destanının iki ögesi zihin ve beden, Habil ve Kabil misali üstünlük yarışında. Bu elementler çarpışmasında galip gelen henüz yok. Ortada tek bir varlık var: İnsan. Varoluşun kurallarını belirleyense zeitgeist yani “zamanın ruhu”. Durduğumuz noktada zamanın ruhu ise materyalist.

Zamanın ruhunun ibresi göstermektedir ki, eski dünyanın miti materyalizmin yeniden hortlamıştır. Hortlakların, cinlerin, perilerin, büyücülerin bastığı bir dünyada "yeni" diye birşey yoktur. Zihinler eğer simyacı mantığı ile işlemeye başladıysa da, ortada ciddi bir sorun var demektir. Çünkü insanın çabası, Lokman Hekim misali bedeni ölümsüzleştirme çabasına dönmüştür. İşte bu dönemlerde vampirler türer. İşte bu dönemde insan kendi mutantını yaratır. Biz de öyle yaptık. Keşfetmenin dayanılmaz ağırlığı altında ezildik. Frainkestain’in bir gün Dolly’i doğuracağını hesaplayamadık. Bu tıpkı Amerika'nın kendi küçük ülkelerini doğurması gibiydi. Bunu göremedik. Kadınların erkek, erkeklerin kadın gibi olduğu bir dünyada yaşamaya alıştık. Aslımızdan uzaklaştıkça, kıyamet senaryolarını kulaktan kulağa fısıldadık. Kıyamet çoktan koptu! 2012'de çarpacak olan göktaşını bekleme. Bir bak etrafına her yer kıyamet alametleriyle dolu. Nerede bu zamanın Guazimodo'su? Sefilinin kim olduğu belli de dillendiren yok.

Materyalizme göre esas olan maddedir; yani BEDEN. Bu görüşe göre canlı fiziksel bir varlıktır; bunun dışında da herhangi bir öğe aramaya gerek yoktur. Biz bedenleri terk edeli çok oldu, ya da bedenler bizi. Öylesine materyalist olduk ki botoksladık dünyayı. Belki de yeterince botokslamadık dünyayı. Hala selülit işgali altında kalırmıydık yoksa?
Esas olan maddeyi çürüttük. Şimdi başka maddeler derdindeyiz. İnsan olmayan; anı, kanı kemiği olmayan maddeleri keşfetme derdindeyiz. Mükemmeli ararken mutantlar yaratan bir materyalizmin esiri olduk. Biz bedeni öz’ünden çıkardık. Beden yetmedi şimdi akıllara sardık.

Dünya, postmodern materyalist artık. Yeni dünya “materyalist”, üstelik en zihinselinden. En zihinselinden çünkü madde, zihin bugün. Akıl, bugün dünyaya hükmediyor. Akıl çağı diyoruz. Ama akılsız yola çıkıyoruz. Herkes US'lanmıştı. Şimdi, us'ul us'ul kendini sahici aklını arıyor. Glaballeşen dünyada, cool'laşan duyguların erittiği bir sistemde insan özüne bulmak için çabalıyor. Tüm bu süreçte akıl tüm dertleri çözecek anahtar konumunda, ama...

Akıl öyle bir güç ki: Tetikçi doğurabiliyor.


Akıl öyle bir güç ki:
İşinden kovuldu diye eve gelip karısını, kızını, kızanını, oğlancıkları kara toprağa gömdürebiliyor.

Akıl öyle bir güç ki: Testere ile baş kestirebiliyor. Kırk parçaya böldüğü genç bir kızı, gitar kutusuna saklayıp çöp kutusuna attırabiliyor.

Akıl öyle bir güç ki: Bir komutla 45 canı adı töre, namus, inanç uğruna katledebiliyor.

Akıl öyle bir güç ki: İstedi mi insandan gidebiliyor. Akıl; bedene boş ol diyip, bir daha geri gelmemek üzere gidebiliyor.

Yaşamım boyunca tek bir gün "aklımın başımdan gitmesi" için tüm servetimi verebilirdim. Servetim, yani tek sermayem aklımdır. Tek bir gün, akıldan gitme yolculuğunu yaşamak isterdim. Bunu istiyorum. Çünkü, bedeni terk etmenin, nasıl bir şölen olduğunu kavramak istiyorum. Ölmeden beden gitmeyi hissetmek, kurgudan öte inanılmaz bir deneyim olabilirdi. Belki o zaman tüm bu olup bitenleri, bilinç çizgisinde anlamlandırabilirdim. LSD belki bu işi görür ya da mariuana. Bedenden gitmenin yasal yolu var mı acaba? Bedenden gidince, gerçek saydığımız şu dünyanın aklını kavrayabilir miyim gerçekten? Anormal, saydığımızdan normale bakmak: İşte büyü bu olurdu yaşamımda. Normalden, anormale bakmak çoğu zaman can yakmakta çünkü.

Eğimine yandığımın dünyası bugün akıl olarak yürekleri pusulamıştır. Beden kaybetmiştir varoluş savaşını. Bugün zihin de bedenin arkasından gitmektedir.

Sonuç olarak, insan ırkının ötekileşme süreci başlamıştır.
Farketmeden!




Farketmeden - Fikret Kızılok
Yükleyen barrlass - See the latest featured music videos.

2 yorum:

-mka- dedi ki...

Tüm zihinsel faaliyetlerin merkezi beyin ise (Ki zannedersem ilmî bir tespit); esas olanın madde (Beden) olması öyle ikna edici ki.. Beyin, her zaman bedene dahil..

O zaman; beyni (Beden) olan herşey, üstündür..

Ama asıl tanımlanması gereken, maddi bir varlık olarak beynin ihtiva ettiği ama sadece sahip olanın "idrâk" edebildiği ŞUUR..

O zaman; ŞUUR'u olan her şey üstündür..

"İnsan, zîşuur bir varlıktır"

O zaman; insan, üstündür..

Yazının girişinde bir tespit olarak verilmiş olan Beden-Zihin arasındaki üstünlük savaşı, mutlak üstünlük savaşı olmasa gerek..

Belki, en fazla bir "mukayeseli üstünlük savaşı" olduğu kabul edilirse; yazının ilk girişinde verilen "ortada tek bir varlık var: İnsan" önermesi de, daha en başından doğrulanıyor..

Zihnin baskın üstünlüğü, bedenin diğer baskın üstünlüğü ile gelişigüzel birleşince İNSAN; bu bileşimlerin optimizasyonu olmak üzere, insanın esası olan ve bazısı birbirleyle eş anlamlı akıl, bilinç, beden, zihin, şuur vb. kavramların -bana göre- net toplamı olan VİCDAN ortaya çıkıyor, sanırım..

O zaman, ve nihayet; VİCDAN üstündür..

-mka-

Adsız dedi ki...

"Kadınların erkek, erkeklerin kadın gibi olduğu bir dünyada yaşamaya alıştık. "

bu ne demek yahu...