KELİMELER-III


bu yıldızları böyle
her gece
niçin yakarlar?
Vladimir Myakovskiy



Söze sığındığım zamanlar! Sessizliğin yerle yeksan ettiği bir coğrafyadan geliyorum. Kendimden geliyorum! Kendime geldim mi ki kendimden geliyorum? Kelimeler! Birbirimizle oynamayı seviyoruz değil mi? Daha kabuğu kırılmamış bir fıstığı andıran, bir kız edasıyla zihnimde dolaşan kelimeler. İçimde köpek gibi havlayan ve asla susmayan sessizliğime yem yaptığım kelimeler. Kim kimi kemiriyor şimdi.. Aslında bir madalyonun iki yüzsüzü: Sessizlik ve kelimeler..

Zihnin sokakları dar gelir bugün size. Zihin şehrinin dar sokakları, bedeninize ruh yapacağınız bir fahişe de değildir, kelimeler! Zorunlu aşk mesaisi değildir düşünmeler.. Zihnin koynundan çırıl çıplak çıkılmaz. Yoksa tam düşünürken vurulursunuz kelimeler!

Kelimeler! Dokuz sekizlikler.. Açık-kapalı hecelerin dansına yenilmişler.. Bi kafiyeye kurban edilmişler.. Hangi sözde saklansam diye bekleyenler.. Soluk alır mısınız? Yorulur musunuz? Acıkır mısınız? Canınız yanar mı? Susturulur musunuz? Sevilmek de var cümlelerde, terk edilmek, unutulmak da.. Yüklenmek var tüm anlamları bir solukta, bir mezar taşında isim olmakta var.. Sevgilinin zülfü müsünüz kelimeler?

Söyleyin bana sizin Tanrı’nız kim.. Size ruh veren kim! Size anlam yükleyen kim! Her konuşan canlı sizin Tanrı’nız mı kelimeler? Oysa söze nefes verenler duaya sığınır.. Onlar bilir ki bu dünyada en hızlı olan kelime duadır. Kalpten dökülen kelimeler aşktır! Kimi namaz eğler, kimi niyaz be kelimeler. İşiten, bilen, gören kerem sahibi olan RAHMAN, sizi de bilir. Hesap günü geldiğinde, yıldızlar pul pul döküldüğünde verilen sözler bir, edilen yeminler sıfır olduğunda dile gelir kelimeler.. Tövbe! Bu yıldızları her gece yakana tövbe! İşte o zaman fenafillah olur kelimeler..

Hangi işi doğru yaptınız be kelimeler. Sloganlaşıp öne çıkanlarınızı bilirim ben. Devrim olup çağlayanlarınız da vardır. Şehvetli olanlarınızla bi ipte dans ettim ben. AŞK ettim.. Yürek verdim! Yürek aldım.. Sonunda kaypak ve hoyrat olanlarınızdan gönlüm geçti. Dürüstüz diyenlerin imtihanı bitti. Korkaklar zaten gitti. Geriye sizden ne kaldı be kelimeler! 32 sınırında sadece elime zamanı tutuşturdunuz kelimeler.. Zaman! Şimdi vahdet-i vücuttur zaman. Şarhoşluk meziyettir anlayana.. Dile düşmüş kelimeler! Zaman olmuş kelimeler..

Soruyorum sana!!!!!! Hangi vücütta vuku buldun şimdi! Düşünceni nasıl ortaya koydun? Yürek verdin mi, zihnini ektin mi! Masaya el vurup ben de geldim dedin mi! Gerçek misin be kelimeler?

Şimdi dön ve kendine bak. Durduğun yere bak. Bugün ne yaptığına bak! Kendine geldin mi? Silkindin sordun mu ben neredeyim, kimim, ne yapıyorum, amacım ne dedin mi? İşini doğru yaptın mı? Gerçekten vatana can oldun mu? Namussuzluktan el çektin mi? Ellerin başak başak oldu mu? Ürettin mi? Alın terini bir ekmekte yedin mi? Gerçekten KADIN, gerçekten ADAM oldun mu? Ciğerlerine gökyüzünü doldurdun mu? Zihnini öğrenmek için zorladın mı? Peşine düştüğün doğmalardan sıyrıldın mı? İnsan olmak için çabaladın mı?

Öldüren sessizliğin içinde kime sarılacaksın ısınmak için şimdi.. Kimden kendini çalacaksın? Kendinden eksiltip, değerinden eksiğine bozdurup yaşamaya devam mı edeceksin!!!!!!!!!!! Daha öteye geçebilecek misin? Kendinden geçebilecek misin? Aynı hızla kendine gelebilecek misin!? Sorgunu öbür dünyaya bırakma! Eğreti durma hayata! Teğet geçme kendini! Sor şimdi! Ben neyim diye kelimeler! Gerçekten bir ben var mı ben de benden içeri?

Zihnimi mahya yaptım astım şimdi! Beni nasıl karşılarsanız öyle karşılanın kelimeler.. Kırılma noktasındayım. Sözün mevlasındayım
!

Hiç yorum yok: