Tekne Günlüğü - II


Gecenin karasının yıldızlarla oyalandığı zamanlarda teknenin göğsünde düşe dalıyorum
Selin 3 ince belli narin bir kız
Maviye inat başka bir mavisi var
Adamı yoldan çıkarır bu kız
Karadan ayağımı kesti benim
Ruhum maviydi biliyordum!
Ellerimde denizin tuzu
Bilirim ki bu tuz denizden bana tutunan sendir
Selin 3 turkuaz suların nazar boncuğu gibi
Ölüdeniz ve Göcek koyları kıskandı bizi
Yaşamak!
Ah!
Yaşamak!
Ekmeyi tuza banıp banıp yer gibi yaşamak
Hele gece yıldızlardan battaniye olduğunda
Rüzgar ruhuma ruhuma estiğinde
Aklımda bi sen varsın
Bilemedin hiç seni nasıl sevdiğimi
Bilemeyeceksin
Artık söylemeyeceğim sana sevgimi
Belki şarkı mırıldanırım
Duyar mısın bilmem sesimi
Annem çok istemişti bir müzik aleti çalmamı
Lise zamanlarından kalma gitar tutkumla şarkılar söylüyorum
Abidin Cümbüş marka bir gitar kaptanın ki
Notalar bana uzak
Ben müziğe
İnce tiz kadın sesleri çınlatıyor geceyi
Dalgalar belli belirsiz ritm tutmakta
Yeni zaman şarkıları kıyaya vurmuş köpükler gibi
Çoğunu hiç duymamışım
Sezen’in eski şarkılarından bir cd çalıyor öte teknede
Sus pus oluyoruz
Birlikte eski aşklarımıza yelken açıyoruz
Vaz geçtim!
Ardından bir Tanju Okan şarkısı başlıyor
Sen Kadınım!
Çocukken Urla’ya giderdik biz
Tanju Okan’ın teknesine bakardık
Annem çok büyük ses derdi
Sakın korkularını herhangi bir şeyin ardına saklama
Hele hele bu içki olmasın
Yüzleş korkularınla ki seni tutsak etmesin!
Çocukluğumun en güzel zamanları hep deniz kıyısında geçti
Karantina adasının en mutlu çocuğu bendim
Şimdi 33 yaşında denizin ortasında bir kadınım
Suya adım atmış bir bozkır kızı
Bi gece Melike Demriağ’dan bir şarkı armağan ettin bana sen
Ninni!
Uyu dedin ben beklerim seni
Sarıl bana
Benim seni sardığım gibi
Kimse sana dokunamaz ben varken
Huzur içinde uyu
Bu gece kim ninni söyler bana
Senden ne bir ses var, ne bir ışık
Gece yıldızlar kayar
Öte dünyadan buraya kim gelir
Özlediğim çok kişi var
Öte dünyaya gitmek var serde
İşte o anda bir kaplumbağa belirir
Burnunu vurur kapı çalar gibi tekneye
Işıktan rahatsız olur diye karanlığa gömülürüz
Gece boyunca tekneyi korur kaplumbağa
Sen mi gönderdin onu diye düşünürüm
Ninni’yi mırıldanırım belli belirsiz
Korkuyorum artık uzakta olmakta
Gitmek sevdamı törpülüyorsun sen
Seni seviyorum ben
Bunu artık çok iyi biliyorum
O gece çok balık avladık kaptanla
Derinlere daldım
Mavi karanlıktı
Deniz soğuk
Seni aradım kayıp sularda
Sen gelmez oldun!
Bereketli bir geceydi ama
Zıpkınla kaç sokar avladık anımsamıyorum
Bir de ahtapot
Zıpkın bana insan yüzümü gösterdi
Rast gele demeyi öğrendim
Şükür demeyi
Yarına yine gelirim diyor içimden hırsla bir ses
İnsan olmayı içime sindirmem lazım
İçimdeki insanı kendi doğasıyla barıştırmam lazım
Gözüm doymalı önce
Nefsime hakim olmak!
İnsan insan olmak!
Balık çorbası, ahtapot salatası
Yayla günlerinden kalma zahter ve tulum peyniri
Nar ekşisi
Ne kadar az şükrediyorum diye düşündüm zengin sofraya bakarken
Bomboş sofrayı donatan denize, yaylaya
Gördüğüm tüm güzelliklere
Gözümün göremediklerine selam olsun..
Sevdiğim kadınlara baktım sonra
Umudum olan çocuğa!
Babamı, kardeşimi çok özledim
İnceden bir şarkı başladı bu şarkı bizim olsun
Gözlerimde bi damla yaş var şimdi
Hadi dokunsana
Sevmek özlemekten öte paylaşmak
Bunu öğrenmen lazım
Gerçekten sevgini sahiplenmen lazım
Bunu sen anlayana, özümseyene kadar sudayım
Şimdi bana söyle hangi sularda serap görülür?
Bi rüya değildi ki yaşadıklarımız
Tut artık ellerimi!
Beni bırakma..
Sakın beni bırakma..
E’mi !

Hiç yorum yok: